Advert
Advert
SON DAKİKA
Advert

İNSANLIK OLGUNLAŞMADAN, DÜNYA ÇÜRÜYOR…

Son Güncelleme :

23 Haziran 2022 - 1:32

reklam
İNSANLIK OLGUNLAŞMADAN, DÜNYA ÇÜRÜYOR…
reklam

İNSANLIK OLGUNLAŞMADAN, DÜNYA ÇÜRÜYOR

Felsefe tarihinde ahlakın köken ve kaynağına dair çok farklı görüşlerin öne sürüldüğü biliniyor. Bazı düşünürlere göre ahlakın kaynağı insan ve duyguları, bazılarına göre akıl, bazılarına göre ise din ve ilahi buyruktur. Ahlak ve ahlaki duyarlılığın daha ziyade yadırgama ve ayıplamanın yaşandığı yerde belirginleşmesi ve çoğu zaman din ile aynı zeminde kendini göstermesi dikkate alındığında, dinin ahlak konusunda en temel kaynak olduğu yönünde bir tez öne sürülebilir. Ancak şahsi kanaatime göre ahlak meselesi ancak akıl, fikir, vicdan ve tercihin mevcut olduğu yerde konuşulabilir. Zira ahlak ve ahlakilik diğer canlıların aksine insanla alakalı bir meseledir. Dolayısıyla ahlakın temel konusu “insanın ne olduğu” konusuyla çok yakından ilişkilidir.
Alman filozof Kant der ki; “saf pratik akıl (irade) kendiliğinden kayıtsız şartsız ahlaki ilkeyi/yükümlülüğü (kategorik imperatif) üretebilir ve ona tabi olabilir”. İnsan aklı ve vicdanı kayıtsız şartsız ahlaki ilkeyi kendiliğinden üretmediği ve ona uymadığı sürece birtakım kurnazlıklar ve şahsi çıkarlar eşliğinde sahte ahlaki imajlar ve illüzyonlar oluşturabilir. Bir ahlaki eylemi salt ahlaki imaj ya da illüzyon olmaktan çıkarabilecek şey, her şeyden önce insan iradesinin hiçbir kayıt ve şart tanımaksızın salt ahlaki olanı istemesidir. Bununla birlikte en masum ahlaki ilkelerin beşeri kurnazlıklar ve dizginlenemez tutkular neticesinde çıkar/fayda ahlakına dönüştürülmesi, birtakım kişisel isteklerin ahlakilik kisvesiyle meşrulaştırılması ve sonunda ahlakın bir tür manipülasyon aracına dönüşmesi de her zaman mümkün ve muhtemeldir. Bizde son zamanlarda üzerinde çokça konuşulan dinî alanda ahlak yetmezliği olgusu da bu anlayışın tezahürüdür.
Ahlak yetmezliği sorunuyla ilgili temel sebep, dinî alan da dâhil olmak üzere ahlak ve ahlaki davranışın çıkar ve menfaat hesabına dayandırılmasıdır. Şayet mümin insanın Allah’la ilişkisinde ve O’nun buyruklarına uyma gayretinde temel veya belirleyici unsur, azap endişesi ve mükâfat beklentisi ise, burada söz konusu olan din referanslı ahlakın ancak sonuç odaklı, yani çıkarcı ve faydacı bir ahlak olduğuna hükmedilebilir. Bu tür bir ahlak, Tanrı’yı kandırma teşebbüsü olarak “kurnazlık ahlakı” diye de tanımlanabilir. İnsan aklı ve vicdanı kayıtsız şartsız ahlaki ilkeyi kendiliğinden üretmediği ve ona uymadığı sürece birtakım kurnazlıklar ve şahsi çıkarlar eşliğinde sahte ahlaki imajlar ve illüzyonlar oluşturabilir.

***
İnsanlığa yalnız bilgi değil, bilgi metodu kazandıran başyapıt, Ansiklopedi’nin yaratıcısı Denis Diderot (1713-1784), “ahlak” görüşüyle de çığır açan bir Fransız filozoftur. Diderot, ahlakı dinden soyutlar. İki büyük doğal yönelim, “yardımseverlik” ve “mutluluk” üzerine oturtarak Tanrıtanımazlıkla erdemi bağdaştırır.
Çağımızda sayıları giderek artan dindar ama ahlaksız, dinsiz ama ahlaklı kişi ve topluluklara doğru ışık tutan bu görüş, doğru geleceği de aydınlatmaktadır. Çünkü dinden bağımsız bu ahlak anlayışı, hem akla, hem de içgüdülere dayanması bakımından, insanın doğasıyla en uyumlu olandır. Ama insanın doğasıyla uyum sağlaması ve bu uyumdan hem yardımseverlik, hem akılcı yönelimi açığa çıkarması, her babayiğidin başaramayacağı çok güç bir “temizlik” eğitimidir: Yüzyıllar boyu beynine işlenmiş tüm dogmatik koşullanmalardan arınması, yerleşik fikir esaretinden kurtulması, özgür düşünebilmek için her bildiğinden kuşku duyarak, her şeyi sorgulayarak yeni baştan öğrenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Tanrıtanımaz ve erdemli olmak, sorgulanması yasak tabuları aşarak bilgi edinmek azmi ya da zevkiyle mümkündür.
Denis Diderot, kadın arkadaşı Sophie Volland’a yazdığı 26 Eylül 1762 tarihli mektupta, “Düşünürü özel kılan, kanıtsız hiçbir olguyu kabullenmemesi ve yanıltıcı kavramlara kanmamasının yanı sıra mutlak, olası ve kuşkulu arasındaki sınırları kesin çizebilmesidir. Bu eser (Ansiklopedi) zamanla zihinlerde bir devrim yapacak ve umarım ki diktacılar, baskıcılar, fanatikler ve bağnazlar artık kazanamayacak. İşte o zaman, insanlığa hizmet etmiş oluruz” der.
***
Dünyanın gidişatı, Diderot’yu haklı çıkarmadı. Bilgi hiç bu kadar hızla çoğalmamış, yayılmamıştı, evet. Dogmatik öğretilere ters düşen bilimsel gerçek ve teknolojik buluşları kutsal kitapların yorumuna mal etmek de epeyce zorlaştı. Ama vasat insan mantığının bağnazlık zincirlerini kırmak kolay değil. Hele mantık olmayan, çünkü felsefe ve mantık yerine “kullanışlı cehalet” öğretilen yerde mümkün bile değil…
Çünkü vicdan mutluluğu ve karşılıksız yardımseverliğe dayalı “ahlak”a varabilmek için düşünsel olgunluk gerekiyor.
Muktedirler, Maverdi’nin Siyasetnamesi’nde belirttiği gibi “Cahilin bakışı gözüyle, âlimin bakışı kalbiyledir.” sözünü doğrularcasına bütün haksızlıkları gözümüz önünde yaparak bizi cahilliğe mahkûm etmek isteniyor. Bütün haksızlık ve hukuksuzluklar gözlerimizin önünde yapılırken uygun dozda uyuşturucu ilaç almış bireyler gibi hiçbir hukuksal ve sivil mekanizmayı çalıştırılamıyor. Sanki bir akıl hastanesinde yaşıyor gibi bizden istenen ezberletilmiş davranışlar dışında hukuksuzlara hukuk içinde kalarak bir tepki verilemiyor.

Ve insanlık olgunlaşamadan, dünya çürüyor.

reklam

YORUM ALANI

🥰 Have you ever tried this sex game before? GIVE IT A TRY: https://letsg0dancing.page.link/go?hs=0e08f42bda27ef61d23360850127311b& 🥰 6 Temmuz 2022 / 22:48 Yanıtla

w716uo

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.