Advert
Advert
SON DAKİKA
Advert

“BEN ALEVİYİM”

Son Güncelleme :

25 Nisan 2023 - 16:18

reklam
“BEN ALEVİYİM”
reklam

“BEN ALEVİYİM”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu geçen 19 Mayıs, çarşamba akşamı sosyal medya hesabından yayımladığı “Alevi” başlıklı videoyla gençlere şöyle seslendi:

“İlk oyunu verecek olan sevgili evlatlarım, ben Aleviyim. Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir  Müslümanım… Allah’ın verdiği bir canım var, kul hakkı yemem. Harama el uzatmam. Atatürk’ün bize armağan ettiği bu güzel ülkede her şeyden uzak ve yoksul bir evde doğdum. Cumhuriyet’in bize verdiği fırsatlar sayesinde okudum, mesleğim oldu, ailemi kurdum. Kimliklerimiz bizi biz yapan varlığımızdır. Ve elbette onurla sahip çıkmamız gerekir, onları seçemeyiz. Onlarla doğarız, büyürüz ve yaşarız. Ancak hayatta seçebileceğimiz çok önemli şeyler var. İyi bir insan olmayı, dürüst olmayı, ahlaklı olmayı, vicdanlı olmayı, erdemli ve adil olmayı seçebiliriz. Daha iyi bir yaşamı özgür ve zengin bir ülkede yaşamayı seçebiliriz. Ve bu seçimlerimiz hem bizi, hem içinde bulunduğumuz toplumu hızla değiştirebilir.”

 Şunu ifade etmeliyim ki uzaktaki ülkeme dair hiç bu kadar umutlanmamıştım. 50 küsur yıldır yurtdışı öğrencilik ve akademik yaşamımda bana bu kadar iyi gelen başka bir şey olmamıştı. Bu yüzden bugün yerle bir olan Antakya’nın yoksul kenar mahallelerinde dindar insanlar arasında büyümüş; gerek içten dindarlığın değerini, gerekse mezhepçiliğin ve eşitlik özleminin anlamlarını gençlik yıllarımda yaşayarak kavramış bir yurttaş olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu tarihi konuşması nedeniyle yürekten kutluyorum.

Kılıçdaroğlu herkesi şaşırtan, beklenmedik ve cesur çıkışıyla, tarihsel bir dönemeç atlattı ülkeye. Barajlar, önyargılar yıkılıyor.  Alevilerin kapılarına çarpı işareti koyan, milyonlarca Alevi yurttaşı dışlayarak ülkede bir sağcı Sünni mezhep diktası kuran ideoloji etkisizleşiyor. Alevi düşmanlığı bir iktidara tırmanma aracı olmuştu. Ülkede bir Alevi kaymakam bile yok! Ayrımcılığın, ötekileştirmenin boyutuna bakın! 23 yıldır Aleviliği İslam dışında gören, bu topluluğu siyasetle-parayla, elektrik su parasıyla, dede maaşıyla oyalayan politika çöp oldu.

***

Kılıçdaroğlu’nun bu samimi açıklaması toplumdan, muhalefetteki siyasi partilerden de destek aldı. CHP Lideri, bu açıklamasıyla, AK Parti iktidarının ve diğer bazı sağ partilerin önümüzdeki ‘yaşamsal’ seçimde “Alevi olduğu için seçilemez” dayatmasını da yıktı.  Sürekli, ‘siyasetin dönüştürücü işlevi‘nden söz edilmiyor mu, buyurun hepimiz için işte bir ‘dönüştürme’ fırsatı. Risk mi dediniz, kabul, risk vardır elbette, ancak bu riske dikkat çekenler, “Alevi biri cumhurbaşkanı olamaz demiyor. Tam tersine, Türkiye’nin bu tür kimlik, inanç, mezhep, yaşam tarzı üzerinden kurgulanan siyaset anlayışının yarattığı sorunları aşması, gerçek bir demokratik kültüre geçmesi’ gerektiğini söylüyorlar. Doğrusu ben de böyle düşünüyorum.

Kılıçdaroğlu’nun; “Kimliklerimiz bizi biz yapan varlığımızdır. Ve elbette onurla sahip çıkmamız gerekir, onları seçemeyiz. Onlarla doğarız, büyürüz ve yaşarız.” demesiyle, ilk kez kati biçimde kendi ağızından öğreniyoruz ki Alevilik kendisi için bir “köken” değil, halen ait olduğu bir kimliktir. Ve bunu Kılıçdaroğlu kendi özgür iradesiyle açıklıyor; ahlaken, vicdanen ve siyaseten, Türkiye’nin normalleşmesine önemli bir katkıda bulunuyor.

Anayasa’nın 24’ncü maddesinde, “Kimse dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz” yazıyor. Halbuki Erdoğan 2 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası sırasında bu bağlamda açıkça anayasa suçu işlemiş ve Kılıçdaroğlu’nu Aleviliğini açıklamaya çağırmıştı:

“Biliyoruz ki Sayın Kılıçdaroğlu Alevilik kültürüyle yetişmiş bir insandır, Alevidir”“Bu beyefendi güya Alevilik kültürünü de bilir diyorlar, Alevidir diyorlar”“Kılıçdaroğlu, sen kendin Alevi olabilirsin, ben sana saygı duyarım, bundan da çekinme, korkma, bunu açık açık söyleyebilirsin, ben de Sünniyim, ben de bunu açık açık söylüyorum, milleti aldatmaya gerek yok.”

 Güya geçerken söylüyordu. Ama her “Alevi” lafının ardından kalabalıklara “yuh” çektiriyordu. Sadece anayasaya karşı suç değil, aynı zamanda zulümdü bu.

Erdoğan aradığı veya hak ettiği cevabı dokuz yılın ardından “Alevi” videosuyla almış bulunuyor.

Kılıçdaroğlu’nun bu dürüst, samimi açıklamasından sonra iktidarın Aleviliği istismar ederek, Sünni-Alevi kutuplaştırması yaratarak politika yapması eskisi kadar kolay olmayacak ve karşılık bulmayacaktır.

Zaten Kılıçdaroğlu’nun hedefinin kimliklere takılıp kalmak değil, kimlikleri yok saymadan aşmak, yeni, kapsayıcı, kurucu ortak paydalar inşa etmek olduğu anlaşılıyor. Konuşmasında, “…kimliklerimizle yaşarız” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Ancak hayatta seçebileceğimiz çok önemli şeyler var. İyi bir insan olmayı, dürüst olmayı, ahlaklı olmayı, vicdanlı olmayı, erdemli ve adil olmayı seçebiliriz. Daha iyi bir yaşamı, özgür ve zengin bir ülkede yaşamayı seçebiliriz.”

Din, mezhep ve etnik eksenli kutuplaşmaları aşmanın yolu ilgili kimliklerin inkârından değil, tam tersine kabulünden geçer. Kılıçdaroğlu da bu bağlamda üzerine düşeni her açıdan yerine getirmeye çalışıyor. Hem geçmişte zulme uğrayanlarla helalleşmeyi siyasetinin ana eksenine yerleştiriyor hem de “Ben Aleviyim” diyerek muhatabının işini kolaylaştırıyor.

***

Videoda Kılıçdaroğlu, ilk kez oy kullanacak gençlere hitaben, “Sen bu ülkeyi can yakan mezhep tartışmalarından, bataklığa dönüştürülen Orta Doğu’dan çekip çıkaracaksın, ait olduğu yere taşıyacaksın” diyor. “Artık kimlikleri konuşmayacağız, başarıları konuşacağız. Artık ayrışmaları ve farklılıkları konuşmayacağız, ortaklıklarımızı ve ortak hayallerimizi konuşacağız. Bu değişim seferimize katılacak mısın? Bu değişimde benimle birlikte duracak mısın?”

Kılıçdaroğlu “değişim” kavramının içini dolduruyor; rejim değişikliğinin birbirimize bakışımızı olumlu yönde nasıl değiştireceğini tarif ediyor. Ve bunun da ötesinde, din, mezhep ve etnik kimlikler ekseninde bölünmüş, toplum olma vasfını yitirerek birbirine yabancılaştırılmış toplulukların toplamına dönüşmüş bir ahaliden, yeniden ortak hedefleri, ortak gelecek tasavvuru olan bir toplum yaratmak da bu videoda Kılıçdaroğlu’nun çerçevesini kabaca tarif ettiği bir hedefi oluşturuyor.

Bu hedefin içeriği aynı zamanda millet tasavvuruyla da örtüşüyor ki bu çok doğaldır.

İşte Orta Doğu mezhepçiliğinin yerine modern vatandaşlığı koyma hedefinin Kılıçdaroğlu’nun ağzından ifade edilişi: “Alevi olmaz diyen bu sisteme, doğru olan, dürüst olan, ahlaklı olan olur, diyecek misin?” Ve “Son bir el verecek misin?” diye sorduktan sonra, bence şu devrimci lafızla gençlerden destek istiyor Kılıçdaroğlu: “Bu ayrıştırıcı sistemi kökünden yıkmaya hazır mısın?”

Gençliğin, Türkiye’nin eşiğinde olduğu demokratik devrimin başarısı doğrultusunda politize edilerek sandığa gitmesi hayati önemde. Ve aslında bu hiç de zor değil, seçimlere kalan çok kısa sürede varılabilecek bir hedef.

Gençlerin de, ülkenin de, bizim de ihtiyacımız olan bu hedefe varmak, yarılıyor da. Çoğalan akıl, bu coğrafyada bin yıldır var olan Türk’üyle, Kürdü ile Arap’ıyla, Alevi’siyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, dindarı dinsiziyle, gayrimüslimleriyle bu memleketin insanlarının ortak derdinin “adam gibi” ve “kendi gibi”, insan onuruna yakışır şekilde yaşamak istiyor çünkü.

https://ikinciyuzyil.com.tr

 

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.