Advert
Advert
SON DAKİKA
Advert

BİR YAZI NEYE YARAR?

Son Güncelleme :

14 Mart 2023 - 16:10

reklam
BİR YAZI NEYE YARAR?
reklam

BİR YAZI NEYE YARAR?

 Neye yarar bir yazı?

6 Şubat sabahı Maraş Pazarcık merkezli ve 7.7 şiddetinde ilk depremle başlayan depremler serisiyle on binlerce insanın enkaz altında öldüklerini anlatsam, bu neye yarar?

Aktif deprem bölgesi olan Türkiye’ye deprem aslında habersiz gelmediğini, bütün kurumlarıyla ülkenin habersiz bir misafire yakalanmış gibi davrandığını, önlemin, hazırlığın yok olduğunu, merkezi arama-kurtarma organizasyonu’nun, hayatında ilk kez bir deprem yaşıyormuş gibi şaşkın, yavaş ve dağınıklığını, bölgeye sevklerin geciktiğini, kendi başına örgütlenip yardıma koşan gönüllülerin engellendiğini, uluslar arası arama-kurtarma ekiplerinin, havaalanlarında ‘dinlendirildiğini’, merkezi iktidar yetkililerinin uzun bir süre ortalarda gözükmediğini, sonunda gözüktüklerinde de kucaklayıcı olmadığını anlatsam, neye yarar?

Bu sırada enkaz altında canlı ve cansız insan bedenleriyle dolu olduğunu, aileler enkaz başlarında, yakınları “içerde”, içerden seslerin gelmekte olduğunu, ama arama-kurtarma’nın yok olduğunu, arama-kurtarma olduğunda kepçelerin yok olduğunu, kepçe var olduğunda mazotun yok olduğunu, mazot var olduğunda ambulansların yok olduğunu söylersem, neye yarar?

***

Neye yarar bir yazı?

Resmi rakamlarla 50 bine yakın, bilim insanlarının yaptığı ölçümlerle 150 bini aşkın can kardeşimizi yitirdiğimiz depremde CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, İskenderun ilçesindeki evinde yakalandığını belirterek TBMM’inde yaptığı konuşmada; “10 ilin toplamından daha fazla can verdik. Buradan arkadaşım sayıyor ‘Falan yere şu kadar kurtarma, falan yere…’ İskenderun’u saydın mi? İskenderun’a gelmedi. 400 göçük, 2 bin apartman yıkıldı. 35 kişi arama-kurtarma ekibine soruyorum ‘Nasıl çalışmalısın’, ‘Biz ekip çalışırız’ diyor. 77, 100 olsun. 100 göçüğe gittiniz, 300’ünde kimse yok. Sekiz gün gelmedi, birçok göçüğe uğramadılar. Sebep? Hani biz uzaya gidiyorduk, hani Avrupa bizi kıskanıyordu, hani. Neredeydiniz? ‘AFAD neredeydi, Kızılay neredeydi, asker neredeydi’” sözlerini hatırlatsam, bu neye yarar ?

Şahin’in konuşmasının devamındaki; “Hatay’a zamanında gelmediniz. Hatay’ı ölüme terk ettiniz. Hatay’a kefen bile vermediniz. 40’lı 40’lı kıyafetleriyle battaniyelere, bazıları da sarılı olmayan bacaklarıyla gömüldüler, bazıları gömülmedi bile, uzun günler sıra beklediler. Hataylılara ilk gün bir bardak su dahi vermediniz. İnsanları enkaz altında, yakınları enkaz altında, başlarında kederleriyle braktınız. Ailemiz, yakınlarımız, sevdiklerimiz gitti. Siz gönüllü gelenlere AFAD yeleği giydirdiniz. Siz gönüllü gelenlere asker kıyafeti giydirdiniz. Onları korumak mıydı maksadınız, aciziyetinizi kapatmak mı?” ifadelerini burada tekrar etmem, neye yarar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Adıyaman ziyareti sırasında depremin ilk günlerinde müdahale etmekte gecikilmesine ilişkin olarak ”Sarsıntıların yıkıcı etkisi, olumsuz hava şartları, hasar gören alt yapının getirdiği zorluklar gibi sebeplerle maalesf ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden helallik isiyorum” dediğini hatırlatsam, neye yarar ?

 ***

Neye yarar bir yazı?

Halk TV yazarı İsmail Saymaz dünkü yazısında, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi avlusunda kurulan sahra çadırlarında görev yapan bir sağlıkçının ilk iki gün hastanenin açık hava morguna döndüğü iddiasına yer verdi.  Saymaz’ın aktardığına göre, görevli sağlıkçı C., deprem bölgesinde yaşananları, “İlk iki gün savcı yoktu. Savcının olmaması cenazelerini bir an önce görmek isteyenlerin önünde engeldi. Beklediler, beklediler, savcı gelmeyince götürmek istediler. Bunlar normal ölüm değil. Yaralanmış, parçalanmış. Bir an önce gömmek gerekiyor. Ayrıca cenaze sahibi enkaza dönüp diğer yakınlarını çıkarmak istiyor. ‘Savcı gelmeden götüremezsiniz, problem olur’ diyoruz. ‘Burada dursun, gideyim diğer cenazeleri çıkarayım’ diyor. Bunların (içinde yakınlarımın da bulunduğu) 700’den fazladır… Cenazelerin TIR’a konduğunu ve soğutma sisteminin bulunmadığını belirten C., “Cenaze çok geldiği için koyacak yer kalmadı. Üst üste konması da bir sıkıntı. İnsanlar diyor ki ‘böyle mi bakıyorsunuz.’ Bunların göz önünden kaldırılması isteniyordu. Fotoğraf çekip, dördüncü gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ziyaretinden önce ölülerin, kasası tamamen dolu 4 TIR’lara doldurulup götürüldüğünü iddia ederek konuştuğunu yazsam, neye yarar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta 14 Mayıs seçim kararını açıklarken Suzan Şahin’i hedef alarak; “Parlamentoda ana muhalefetin bazı temsilcilerinin garip garip konuşmalarını dinliyorum. Biz yaralıyız, dertliyiz. Hanımefendi konuşuyor, öyle senin konuştuğun gibi değil. Hatay milletvekiliymiş. Biz sadece Hatay değil 11 ilin 11’inde de çalışmalar sürdürdük ” dediğini burada tekrar etsem, bu neye yarar?

“Biz AFAD ya da birileri gelecek diye bekleseydik 12 değil, 31 can kaybımız olurdu. Bize 12. gün, jandarma eşliğinde geldiler. Hoş geldiniz ama biraz geç geldiniz’ dedim.” Bu sözler Hatay Samandağ’dan Savaş Çulha’ya ait. O, ailesi ve komşularıyla birlikte “kimse yardıma gelmedi” sözünün birinci tanığı olduğunu hatırlatsam, neye yarar?

Toprağın altını bile böylesine şiddetle kımıldatan Tanrı bu ülkenin ruhunu kımıldatmaya yetmiyorsa, bir devlet kendi insanlarını böylesine ölüme gönderiyorsa, bunu tıpkı 2014’te Soma’daki veya 2022’de Amasra’daki maden facialarında olduğu gibi, hep aynı kader ‘Hepsi İçinde’ bir fiks menüye dönüştürüyorsa, ve bize düşen, bu paketi satın almaya zorluyorsa, onları öldüren devleti eleştirmek yasaksa, böyle bir felaketten sonra devlet vatandaşının yanında duracağına, acıyla bağıranlara “nifak”, “zavallı”, “haysiyetsiz”, “namussuz” kişiler deniliyorsa, ağlamak, öfkelenmek neye yarar?

***

Bir yazı neye yarar?

Depremin ilk saatlerinde sesleri kesilmiş, beton enkazı altından o insanları kurtarmaya yetmeyen yazı, daha sonra ölecek insanları kurtarmaya yeter mi?

Tanıdığım bu coğrafyada geçmiş gençlik zamanımı anımsadım. Maraş’ta oburcasına yediğim dondurmayı artık orada yiyemezsiniz. Antep’in fıstık ağaçları sanki yasta kırmızının en güzel tonunu yitirmişler. Malatya’nın kaysıları solmuş. Hatay’daki dünyanın en güzel parkları, kiliseleri, sinagogları, camileri artık yok! O meşhur künefe de yok artık! TV röportajlarında izleyebildiğim kadarıyla sadece, atılmak üzere yol kenarlarında toplanmış irili ufaklı enkaz tepeciklerini, belediyeye ait bir cenaze aracı beklemekte, maske takmış görevliler telâşla, enkazdan bir insan/çocuk(?) kalıntısı çıkarıyor, kolundan tutup çekerek! Bir yarım bedenli, çuval gibi sallanan insan kalıntısı! Kim bilir, o silip süpürülen enkazlarda, kimliği belirlenmemiş, orası burası kopmuş, şimdi yakınları tarafından aranan, ya da arayacak hiçbir yakını kalmamış ne canlar var? Sayısı belirsiz olan, kimliksiz, öylesine bir çöp yığını gibi atılan insanlar! Kayıp yakınlarını arayan, acılı yurttaşlar! Mezarı dahi bulunmayan ölüler!…

Bir yazıyla ağlayabilir, bir yazıyla alınan her nefes boğazda sıkışabilir, bir yazıyla haykırabilir, bir yazık lanet okuyabilirim ama bütün bunlar neye yarar? Söyleyin bir yazı neye yarar?

Neye yarar bir yazı?

Ben neye yararım?

Siz neye yararsınız?

Biz neye yararız?

Yakınlarını öldürdüğümüz insanlardan özür dilemek yerine, onları “sesinizi çıkarmayın, devlete sadık olun” diyerek korkutuyorsak, defter tutuyoruz diye tehdit ediyorsak, bir devleti yönetmenin amacının insanları yaşatmak, mutlu etmek değil de onları ‘fıtrat, kader’e bırakıp öldürmek olarak görüyorsak bir yazı neye yarar ?

***

Neye yarar bir yazı?

Bir yazı bir işe yaramaz.

Bin yazı da bir işe yaramaz.

Normalleşmenin peşindeyiz, mesela fay hattına bina yapmak normal olan mı? Ya da depremden sonra arama-kurtarmanın gecikmesi normal midir? Ya Resul Allah sistemi, denetlenmemiş binalar, parayla satın alınan mimar diplomaları, beceriksiz müteahhitler, liyakatsiz görevliler normal midir? Çürük binalara imar affı verilmesi normal midir? Binlerce insanı ölüme götürmek normal midir? Ve böyle bir felaket sonrasında depremzedelere dağıtılacak çadırları satmak, bir kişinin bile sorumluluk hissedip ‘Arkadaş ben yanlış yaptım, özür diliyorum’ deyip istifa etmemesi normal midir sizce? Hayır efendim, böyle bir normal yok. Artık normal olan, bir vatandaş olarak hesap sormak. Atık normal olan, her felaketi kadere bağlayanı değil o felaket olmadan önce bilimi dinlemektir. Bundan sonra normal olan yetki veren kişinin akrabasına, ailesine, partilisine, arkadaşına yaptırması değil, uzman olana yaptırmasıdır diye uzaktan yazmak hiçbir işe yaramaz.

***

İnsanlar ölür sadece.

İnşaatlarda, tersanelerde, fabrikalarda, madenlerde, depremlerde, korkarak, düşerek, ezilerek, karbon monoksitten ciğerleri parçalanarak, beton enkazı altında donarak ölür.

Vadesi dolan ölür. Siyasal İslamcıların, sadece inananı bağlayan bir inanç olmaktan çıkarıp, adeta bir ölüm nedeni olarak yeniden kurduğu bu anlayışa göre, o halde, doğal olmayan ölüm yoktur. Ve her ölüm, bir sonuç olmaktan çok, öncelikle kendi kendinin nedenidir. İhaleci İslamcıların bir Çukurova deyimiyle “Küçük dağları ben yaptım, büyükler Allah’la ortak” büyüklenmesiyle birleştiğinde, bu iktidar ideolojisi, aynı zamanda Tanrı ile yapılan örtük bir iş bölümünü de açığa çıkarır. Öyle ki “İyilik bizden, kötülük Tanrı’dan”dır. Veya ihaleci bir dille…. “Biz yaparız Tanrı yıkar.”

“Asrın felâketinin” sorumlusu olarak kaderi gören, bunun bir yansıması olarak da öncelikle depremin fiziksel büyüklüğüne odaklanan ve sonuçta, Tanrı’yı bir bakıma ‘malzemeden çalmakla’ suçlayanlar adına elçi haklı bir isyanla deprem yıkıntılarını ve huzursuz mezarlıkları gösterip “Tanrım!” demiş. ‘Nasıl kıydın?” “Bu felâket tablosunu nasıl yaptın?” Tanrı yukardan bakmış. Ve gerisi malum… “Ben değil” demiş. “Bunu sen yaptın!”

***

Yazı, ulaşabileceği bir vicdan, dokunabileceği bir duygu, değebileceği bir düşünce varsa bir işe yarar.

Çalışan işçilerin, deprem enkazları altında ölüme terk edilenlerin hayatlarını kaybetmeden önce, bir ülkede siyasi/ticari rant peşinde olanlarının ruhu, vicdanı, duygusu öldüyse bir yazı neye yarar?

Neye yarar bir yazı?

İnsanları kurtarmadıktan sonra bir yazı neye yarar?

 

 

 

 

 

reklam

YORUM ALANI

Anonim 15 Mart 2023 / 00:44 Yanıtla

Garipcigim halk dilinde ifade edildigi gibi dört dörtlük bir yazı kaleme almışsın. Kutluyorum. Bu yazın ilerde tarihi bir belge olarak geçmişteki felaketi anlatmada araştırmacılara referan olacağından şüphem yok. .. Bir Hatay evladı olarak ailele fertlerinle ile , komsularinla, dostlarinla, komsularinla anilarinla bu felaketi ta Bordeaux da değil de sanki deprem mahalinde yaşamış olduğunu düşünüyorum. Tarziyelerimi ileterek sana , eşin Hüsniye Hanıma selam ve sevgilerimi zillece iletiyoruz. Yakında görüşmek dileğiyle…
Dempremden , bedenen , ruhen

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.