”HAYAT GEÇER ŞİİR KALIR.”
Masaya sarı bir yaprak düşmüş bahçeden… Bahçe sessiz. Uzaktan Moda sahilindeki martıların sesi duyuluyor. Yan masada iki genç kız sohbet ediyorlar… Çay söyledim. Bir de sebzeli sandviç.
Saat 11.30 ama acıkmışım. Kurt gibi derler ya ondan… Bir atı bile yiyebilirim ya ondan mecazi tabi, yemem bir atı. .
Kumru sesi geliyor bir yerden. Kızlar sohbet ediyor. boşluklarda iki kumru sesi arası bir martı çığlığı, yok kargaydı onlar kargaydı hay Allah.
Burası Mühürdar tarafında bir kafe (Kadıköy). Semtin içinde bahçeli bir yer. Şehirde yaşamak bizi bahçeye ve yeşile hasret bırakıyor. Evlerin balkonunu düş bahçesi diye tanımlamıştı bir yazarımız. Düş bahçelerimiz azalmasın.
Kasımın başları sabah ve akşam soğuk ortada gün ortasında güneş fakat ben bu yıl çok bekledim pastırma yazını, meğerse buymuş pastırma sıcağı.
Bahçeli ev çiçekli balkon taş duvar… Yandaki bahçedeki ağaçların dalları kafenin duvarlarından sarkmış.
“Dil, hep ɑğrıyan dişi yoklar. İnsɑn acıyı hep ɑklında tutar.”
Bergman hakkında yapılan bir belgesel ile yönetmenin filmlerini tekrar seyretmeye karar verdim. Belgesel güzel olmuş,
İsveçli film yönetmeni, senarist yapımcı ve oyun yazarı. Yaşamındaki travmaları filmlerine aktararak ve yazarak sağaltan bir ekol. Kendi hayatındaki bunalımları perdeye aktarmış.
Persona, Fanny ve Alexandre, Yedinci Mühür… Zamanını aşmış bir deha
Babasının ölümünden sonra annesinin evlendiği bir rahip tarafından şiddet gören bir çocuğun gözünden anlatır. Alexandre hayal gücü nedeniyle üvey babasından dayak yer. Uzun bir film en iyi yabancı film oscarı ve bir çok ödül kazanmış. Bergman çocukluğunda babasının katı disiplini ve cezalandırmasını yaşamıştı. Babası da keza muhafazakar ve kilisede görevliydi.
Yedinci mühür filmi de harika, ölümle tavla oynuyordu baş roldeki ilginç artist.
Karamsar görüntüleriyle tanınan ve siyah-beyazı çok kullanan yönetmen. Her karakteri, her sahnesi, her diyaloguyla insanı sarsıyor.
“Dil, hep ağrıyan dişi yoklar. İnsan acıyı hep ɑklında tutar.” diyen Bergman’ın filmleri ömrümüz boyunca sancısını çektiklerimize sitemi sanki…
Plansızlığı seviyorum Bir yere gitmeye karar verip o yeri kandırmayı yani…
Kızlar kalktı sesleri uzaklaştı hesabı ödüyorlar sesleri geliyor…. Ben de sandviçi bitirdim.
Sarı yaprak hala masada duruyor.
Günaydın…