





İÇİNDEN TRAMVAY GEÇEN SEMT; BEYOĞLU…
Kulakların çınlasın Ferhan usta. Sen şarkıların içinden geçirirsin tramvayı. biz senin oyunlarınla, yazdıklarınla büyüdük ve içinden tramvay geçen semtlerin müptelası olduk,
Kadıköy’den de geçiyor tramvay, demek ki tramvay geçen semtlerde bir başkalık var…
Önce vapur sefası…
Çılgın kalabalığa rağmen Beyoğlu her zaman güzel
Şişhane’den başlayarak her yeri dolaştık. Karaköy’deki irili ufaklı dükkânlar cıvıl cıvıl. Çeşitli objeler satan turistik dükkanlarda seramik heykeller güzel, Beyoğlu butikleri de…
Çukurcuma’daki Masumiyet Müzesi’ni görmeyi daha çok vakit ayırabileceğimiz bir güne bıraktık…
Bazı yerler kapanmıştı. Emek Sineması… Baro Han’ı görmeden geçtik.
Marmara Basın Yayın’dan bir arkadaşımızın oturduğu tarihi bir bina vardı. Yüksek tavanlı, açık asansör öyle keyifli bir yerdi ki. Okulu bitirene kadar üç arkadaş orada kalmışlardı cüzi bir kirayla. Çok gitmişliğimiz var. Bir gün TV’de güzel bir apartman dikkatimizi çekmişti. Meğerse Masumlar Apartmanı o binaymış… İçine girdiğimiz, havasını soluduğumuz o apartman…
Alman Kitabevi, kafesi güzel. Fransız Kültür Merkezi’ndeki kafe kapalıydı. Oysa orada oturup şarap içmek, lezzetli yemekleri tatmak güzeldi.
Candan Erçetin’in Beyoğlu’nda yürüyerek şarkı söylediği Beyoğlu değil artık burası…
Beyoğlu’nun orta yerinde bir kadın taşın üzerine oturmuş, giydiği parıltılı bluz, abartılı profesyonel makyajıyla ilgimizi çekti yanına gittik.
Resminizi çekebilir miyiz.
– Tabi, 25 Lira verirseniz olur.
– Çok
– Şimdi Elli Lira oldu.
– Birazdan yetmişe de çıkarsınız.
Anlaşılmaz bir şeyler söyledi.
– 100 mü oldu.
Yanındaki süslü şemsiyeyi açıp kendisini tamamen kapattı, sırtını döndü… Vücut diliyle ”hadi gidin işinize” der gibi…
Bir kilise, bir kilise daha…
San Antuan Kilisesi’nde dilek diledik. Bina harika.
Ondan önceki kilise de…
Tarihi Çiçek Pasajı’na girip şöyle bir baktık ve şairlerimize, edebiyatçılarımıza, öğlen rakısı eşliğindeki meşhur salı toplantılarında sohbetine doyum olmayan Aydın Boysan’a selam yolladık…
Yol bitti. AKM güzel görünüyordu Eskiye çok düşkünlüğümüz yok ama eski AKM’yi, eski Galata Köprüsü’nü hiçbir şeye değişmeyiz…
Beyoğlu çok kalabalık, doku farklılaşmış… Fakat hala güzel. Beyoğlu ve Taksim daha yeşil olmalı eskiden olduğu gibi. Taksim’deki cami… Kilise güzel görünüyor, daha çok görünmeli ama.
”Aramıza gül girdi, güvercin geçti aramızdan”
Taksim’de bir ağacın üstüne güvercinler konmuştu, fakat nasıl bir konma. Sanki ağaç güvercin açmış. Her dalda onlarca güvercin…
Hiç böyle bir şey görmemiştik…
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…
*Özcan Yalım’ın Güzelleme şiirinden…