Advert
Advert
SON DAKİKA
Advert

ADALAR İÇİNDE BİR GÜZEL ADA “BURGAZ”

Son Güncelleme :

19 Kasım 2022 - 7:47

reklam
ADALAR İÇİNDE BİR GÜZEL ADA “BURGAZ”
reklam

Burgaz

ADALAR İÇİNDE BİR GÜZEL ADA “BURGAZ”

15 Ekim Salı, evde kalma günüm. Adaya gitmeye karar veriyorum. Pandemi’den sonra ilk kez gideceğim…

Maltepe’den adaya seferlerin yeni başladığı iskeleden motora biniyorum. Saat 8.21’de
kalkıyoruz. Adaların hepsi güzel ama en çok Burgaz’ı seviyorum.

Motorun güvertesinde yalnızca ben varım. Yok bir kişi daha varmış. Herkes aşağıda olmalı. Yanımda sabah rüzgarı, bir de karga. Motorumuz köpükleri yararak yol alıyor. Hızlı gidiyoruz. İlerledik. Maltepe uzakta kaldı.

Adaya gitmeyi ne çok özlemişim. Sevdiğim bir dostu kaybettikten sonra ayağımı çekmişim bilmeden, bilerek. Işıklar içinde uyu, senden sonra ilk defa adalara geliyorum.

Dragos, Kartal, Pendik görünüyor. Çocuklar gibiyim. Bir o tarafa bir diğer tarafa dönüyorum. Büyükada’ya yaklaştık ama inmeyeceğim,  Burgaz a gitmek istiyorum çünkü… Güverte serin fakat içeri girmek istemiyorum.

Hep bir tedirginlik yaşanır ya ada vapurunda, motorunda.. Hangi adaya geldik. Nerede inecektik…

Büyükada’ya yanaştık. Yolcuları indirdik, bir kaç yeni yolcu aldık, beklemeden kalktık. Devam. İkinci durağımız Heybeli.

Sait Faik’in heykeline yaklaşıyoruz. Saat 8.46, Üşüdüm biraz, aşağı kata indim. Yok,   aslında çay içmek istedim.

Bir arkadaşım anlatmıştı. Ağabeyi,  adaya varınca kurt adam gibi değişiyormuş. O sinirli adam gidiyor bambaşka biri haline dönüşüyormuş… Şaşırmam…

Pikeli martılar. Deli deli pikeli… Kulakları simitli…

Heybeli’den hareket ettik saat 8.55.  Burgaz’a az kaldı. Orada ineceğim. Canım Burgaz…

BurgazDoğa duru, yalansız. Neyse o…

Burgaz’da güneş açtı. Önce eski konağı, sonra kaldırımları selamladı. Sarı yapraklar yerde.

Motorda rastladığım şair, ozan, yazar Muzaffer Özdemir ile selamlaşıp, sahildeki Barba Yani restorana bir kadeh şarap içmek için gidiyorum.  Çalışanlar masa örtülerini seriyor, sandalyeleri düzenliyorlar. Ancak saat on ikiye doğru hazır olacaklarını söyleyince bankta gazete okuyan birine nereden gazete alabileceğimi soruyorum.  Adadaki tek gazete bayi ve kitapçısının yerini tarif ediyor.

Sabah gazetelerini almak için gittiğim iskelenin karşısındaki  yeri

BurgazÇelik Renkli Şiirler‘in yazarı Muzaffer Özdemir çalıştırıyor. Sait Faik’in tüm kitapları raflarda…

Muzaffer Özdemir’in yazdığı tüm kitaplar da orada. Son kitabı Çifte Kavrulmuş Aforizmalar yeni basılmış. Gezgin 2. baskısını yapmış. Birkaç kitabını alıyorum. İmzalatmaya çekiniyorum. Ben istemeden imzalıyor.

Havasından mı suyundan mı bilemedim ama çok fazla konuşmadığım halde ada beni gevezeleştiriyor.  Soru üstüne soru yağdırıyorum yazara, edebiyat şiir, umut hakkında. Bazılarına jest ve mimiklerle cevap veriyor. Bunaltmış olmalıyım kendisini.

Gelenler sohbet etmeden gitmiyorlar. Sevmişler onu belli…

Dicle geliyor… Madam Martha koyuna gitmek üzere yola çıkıyoruz.

Burgaz

Tuvaletten görünen manzara

 

Yokuşun başındaki camideki tuvalet gördüğüm en güzel manzaraya sahip. Merdivenlerin üzerinde denize bakakalıyorum…

 

 

 

 

 

 

Burgaz

BurgazBurgazada’nın en güzel koylarından biri olan Madam Martha Koyu’nun bir hikayesi var…

1920 yılında doğan Martha, Mısır’da dünyaya gelen Ermeni asıllı bir kadın. Osmanlı Bankası’nda müdür olan babasının tayini nedeniyle çocuk denebilecek yaşta İstanbul’a yerleşiyor.

Liseyi bitirdikten sonra ilk bale okulunu açan Lydia Krassa Arzumanova’nın öğrencisi ve daha sonra  Türkiye’nin ilk balerinlerinden biri oluyor. Evlenip, Burgazada’ya yerleşiyor.  Kendisini doğaya ve denize adıyor. Evi Aya Nikola meydanında. Ancak vaktinin çoğunu koyda eski bir kulübede geçiriyor.

Koy sonradan onun ismini alıyor…

Burgaz

Tüm koyu kendisi temizlermiş. Denizden taşlar toplayıp çocuklara kolyeler yaparmış. Uzun saçlarına bandanalar bağlar, tahta bilezikler, kocaman halka küpeler takar, ayak bileğini halhallarla süslermiş. Her akşam rengarenk elbiselerle iskeleye inip eşini karşılarmış. Ancak bu tarzı, ada sakinleri tarafından dedikodu malzemesi olmuş…

BurgazDedikodulara dayanamayan Martha 80’lerin başında ardında “artık rahat edersiniz” notunu bırakarak intihar ediyor…

Bercuhi Berberyan, ”Burgazada Sevgilim…” kitabında ondan şöyle bahsediyor…

“…Deniz onun canıydı… İbadet eder gibi yüzerdi, meditasyon yapar gibi… Çocuğunun doğum sancısı bile denizdeyken gelmiş, bıraksalar suda doğururdu belki de…”

Arkasından çok konuşulmuş ama onu tanıyanlar çok iyi, yardımsever bir kadın olduğu konusunda aynı fikirde. Adanın kadınları Martha için tiyatro ve belgesel bile yapmış…

Burgaz

Koydan ayrılırken çıkıştaki patikaya kadar bir kaç kedi bizi yolcu ediyor.

Kalpazankaya’ya doğru yola çıkıyoruz. Şanslıyız. restoran kış sezonu nedeniyle kapanmadan önce gelme fırsatı yakaladık.

Şehre bu kadar yakın, fakat şehirden uzak hissini veren adada bir şeyler yiyip manzaraya bakarak hülyalara dalıyoruz.

 

Burgaz

https://ikinciyuzyil.com.tr

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.